Medeni kanunumuz; evliliğin gerekli sebeplere dayandığı hususta hâkim kararıyla son verilmesini öngörmüştür. Boşanma sebepleri özel ve genel olmak üzere ikiye ayrılır.
1-Genel boşanma nedenleri yasada somut olarak belirtilmemiştir. Hâkim tarafından olaylar araştırılarak, boşanmanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine karar verilecektir. Ancak özel boşanma nedenleri, Türk Medeni Kanununda açık ve kesin şekilde belirtilmiştir. Bu tanıma uyan sebeplerin bulunması boşanma için yeterlidir.
2-Özel boşanma nedenleri: zina, hayata kast ve pek kötü onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığıdır.
BOŞANMANIN SEBEPLERİ NELERDİR?
1-ZİNA
ZİNADA BOŞANMA DAVASI NASIL AÇILIR?
Eşlerden biri zina ederse diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma nedenini öğrenmesinden başlayarak 6 ay ve her halde zina olayının üzerinden 5 yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Eşlerden biri zina yapan tarafı aldatırsa affetmekten dolayı dava hakkı yoktur.
KANUNA GÖRE ZİNA NEDİR?
Evlilik birliği içerisinde eşlerden birinin karşı cinsten bir kişiyle isteyerek ve bilerek cinsel ilişkiye girmesidir. Zina olayında eşlerden birinin sadakat sorumluluğuna karşı gelmesi olarak da algılayabiliriz. Zina olayı sonucu boşanma davası açma hakkı yeni medeni kanunumuzda hem kadına hem erkeğe tanınmıştır.
ZİNA DAVASI AÇILMASI İÇİN NE GEREKLİDİR?
Öncelikle tarafların geçerli resmi bir evliliğinin olması gereklidir. Evlilik öncesi veya sonrası karşı cinsle girilen bu tür muamele zinaya girmez. Eşlerin evlilik birliği içerisinde birbirlerine karşı sadakat yükümlülükleri mevcuttur. Hem evliliğin iptali hem de zina nedeniyle boşanma davasının birlikte açılmasına, hatta bu iddia ve taleplerin kademeli olarak ileri sürülmesine yasal bir engel yoktur. Ayrıca Zinanın söz konusu olabilmesi için cinsel ilişkinin karşı cinsle yapılmış olması gerekir. Cinsel ilişkinin zina sayılması için bir kere gerçekleşmiş olması yeterlidir.
DAVA AÇILMAYACAK SEBEPLER NELERDİR?
Eşlerin zina yapmasının kusur olarak sayılabilmesi için zina eden eşin kusurlu olması gerekir. Yani ”Karı veya koca yaptığı işin cinsel ilişki olduğunu ve bu ilişkinin eşinden başka biriyle yapıldığının anlayabildiği ve bunu istediği takdirde kusurludur. O halde cebren veya bayıltarak, yahut ta uyuşturucu madde vererek ırzına tecavüz edilmiş olan eş kusurlu sayılamayacağı için bu eşe zina nedeniyle boşanma davası da açılamaz.
Zina yapan eş aleyhine boşanma davası açılabilmesi için, bu eşin dava hakkı olan eş tarafından affedilmemiş olması gerekir. Eşin affı halinde, artık zina olayına dayanan boşanma davası açılamaz.
Diğer eşin zina yapmış olan eşine kendisini her şeye rağmen affettiğini ve bundan sonra yuvasına bağlı kalması gerektiğini belirtmesi açık affa örnektir.
ZİNADA BOŞANMA DAVASI NE ZAMAN AÇILIR?
Türk Medeni Kanununa göre, zina nedeniyle boşanma davası, boşanma nedeninin öğrenilmesinden itibaren 6 ay ve en çok zinanın yapıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde açılması gerekmektedir. Bu süreler hak düşürücü sürelerdir ve bu yüzden bu süreler geçmişse dava açılamaz. Fakat dava hakkı olan eş, bu süreyi kaçırmışsa, eşini affetmemiş olmak kaydıyla ve şartları varsa, başka sebeplere dayanarak boşanma davası açabilecektir.
Zina olayına dayanan boşanma davalarında kanıt verme yükü davacınındır. Davacı eş, diğer eşin zina yapmış olduğunu ispatlamalıdır. Fakat zinanın yapılmış olduğunu kanıtlamak oldukça zordur ve hatta çoğu zaman da imkânsızdır. Bu konuda, mektup, fotoğraf, doğan çocukla aradaki bağı gösteren doktor raporu, tutanak ve diğer belgeleri birlikte değerlendirilecek ve hâkimin kararı ile sonuca varılacaktır.
2-HAYATA KAST VE ONUR KIRICI DAVRANIŞLAR
Türk Medeni Kanununun 162. Maddesine göre
Boşanma davasını eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması nedeniyle açabilir. Dava açmaya hakkı olan eşin boşanma nedenini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve herhâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
HAYATA KAST VE ONUR KIRICI DAVRANIŞ NEDİR?
Eşinin canına kast eden birinin, örneğin eşini öldürmek üzere tabancayla ateş edilmesi, fakat eşe isabet ettirilememesi; eşin tabağına çok güçlü bir zehir konulması, fakat eşten önce bir kedinin ya da köpeğin tabaktaki yemeği yiyip bitirmesi ve anında ölmesi gibi durumlarda cana kast vardır. Ve ya henüz eyleme geçmemiş olmasına karşın, öldürme niyetini ortaya koyan davranışlar varsa, bu durumda da cana kastın varlığı kabul edilir. Örneğin eşini öldürme niyetiyle tabanca ya da zehir alma durumunda cana kastın, boşanma nedeni olarak varlığı kabul edilmelidir. Cana kast eyleminin boşanma nedeni olabilmesi için bizzat diğer eşe yöneltilmiş olması gerekir. Cana kast etmek, kusura dayanan bir boşanma sebebi sayılmaktadır. Hayata kast mutlak boşanma nedenleri arasındadır bu yüzden ispatı halinde kusur aranmaz.
CANINA KAST EDİLEN EŞ NE ZAMAN BOŞANMA DAVASI AÇABİLİR?
Cana kast halinde, canına kastedilen eş durumu öğrendiğinden itibaren 6 ay ve cana kast eyleminin meydana gelmesinden itibaren 5 yıl içinde boşanma davası açmalıdır. Bu süre hak düşürücü bir süredir, bu süre kaçırılırsa dava açılamaz.
Türk Medeni Kanununun bahsettiği ağır hakaretler şunlardır:
Eşe karşı yapılan ağır hareketler, onur kırıcı davranış, yapılan eziyetler, bedensel ve ruhsal sağlığı tehlikeye düşürecek davranış, hapsetmek, aç bırakmak, dövmek ve anormal cinsel ilişkiye zorlamak gibi ağır hareketlerdir. Kötü muamele, ziyet veren, acı çektiren, bedeni ve ruhsal sağlığını bozan davranışlardır.
Birlikteliğin temelini çiftlerin, birbirlerini kişiliklerine ve onurlarına saygı duymaları oluşturur. Olaylarda davalı eşin kastı özellikle davada göz önünde tutulacaktır. Davacı eşin haksız hareketlerine, davalı eşin kızgınlıkla göstermiş olduğu tepki, eleştiri veya şaka amacıyla söylenen sözler ya da isabetsiz benzetmeler onur kırıcı nitelikte olmayabilir. Takdir hakkı hâkimindir. Yasa koyucu ‘ağır derecede’ onur kırıcı davranışı boşanma sebebi saydığına göre, eylemin bu ölçüde olup olmadığının özel bir dikkatle ölçülendirilmesi gerekir.
Boşanma konularında talebin dayandırıldığı maddi vakaların aynı zamanda ceza davasına da konu edilmesi ve bunun delil olarak gösterilmesi halinde ceza davasının sonucunun beklenmesi gerekir. Davalı eş tarafından davacı eşe onun şeref ve haysiyetine yönelik kasıtlı bir eylem bulunmalıdır.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
3-SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME
Boşanma davası ne zaman açılabilir?
Türk Medeni Kanunu Madde 163
Eşlerden herhangi biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ise ve bu sebeplerden dolayı onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
Küçük düşürücü suçlar mutlak bir boşanma nedeni olan suç işlemenin konusu tam olarak ceza kanununda belirtilmemekle birlikte anayasanın 76. maddesinde belirtilen suçlar küçük düşürücü suç olarak sayılmıştır. Yüz kızartıcı suçlara örnek olarak ise zimmet, ihtiras, irtikâp, rüşvet, sahtecilik, dolandırıcılık, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflastır.
HANGİ HUSUSLARDA BOŞANMA DAVASI AÇILMAZ?
Konuyla ilgili herhangi bir suçun evlenmeden önce işlenmesi ve davayı açan eşin bunu bilerek evlenmesi durumunda, boşanma talebi talebi haklı görülemez. Ancak koşullar var ise aldatma, yanılma ve korkutma sebeplerinden evliliğin iptali için dava açılabilir.
HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME BOŞANMA SEBEBİMİDİR?
Haysiyetsiz hayat sürme nisbi bir boşanma nedenidir. Böylece kişiliksiz bir hayat sürme konusunun ispatlanmış olması boşanmanın kabulü için yeterli olmayacak, bunun davacı eş açısından evlilik birliğini çekilmez hale getirip getirmediği de, ayrıca araştırma yapılacaktır.
Kişi yaptığı işle, uğraştığı meslek ve sanat ya da özel yaşamı ile bu değerlere onur, haysiyet gibi konulara aykırı düşüyorsa, amaçsız ve kişiliksiz bir yaşam sürmekte olduğu kabul edilir. Bu davranışlara örnek olarak randevu evi işletmek, genelev patronluğu yapmak, ayyaşlık, kumarbazlık, cinsel sapıklık, evli olduğu halde erkeklerle düşüp kalkmak bu gibi davranışlara
4-TERK
TERK EDİLEN EŞ HANGİ DURUMLARDA BOŞANMA DAVASI AÇABİLİR?
TÜRK Medeni Kanunu Madde 164
Terk edilen eşlerden birisi, evliliğin vermiş olduğu sorumluluklarını yerine getirmemek amacıyla eşini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan evine dönmediği zaman da ayrılık, en az 6 ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise, terk edilen eş, boşanma davası açabilir.
Hâkim, davayı açmış olan eşin isteği üzerine konuyu incelemeden yapacağı bildiride terk eden eşe 2 ay içinde eve dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde oluşabilecek sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Fakat, boşanma davası açmak için belirli sürenin 4. ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
EŞLER HANGİ HUSUSLARDA TERK EDİLMİŞ SAYILIR?
Eşlerden birinin bir sebep olmaksızın ortak yaşama son vermiş, aile konutundan ayrılmış ya da kaçmış veya haklı bir sebep olmaksızın konuta dönmemiş olması şarttır.
Bu nedenle eşler ortak konutta oturdukları sürece “konuşmasalar, cinsel ilişkide bulunmasalar da; yatak odaları, sofraları ayrı olsa bile eşin terki yoktur. Bu nedenle eşlerden biri diğerini evi terk etmeye zorlar, örneğin kovar, korkutarak kaçmasına neden olursa, bu durumlarda bırakıp giden eş terk etmiş sayılmaz, tam aksine onu bırakıp gitmeye zorlayan eş terk eylemini işlemiş sayılır. Ayrıca terk kasti olmalıdır.
Davasının açılabilmesi için eşin terkindeki amacın sadece evi terk etmiş olması yeterli değildir. Terkin evlilik birliğinin yüklediği sorumlulukları yerine getirmemek amacıyla işlenmiş olması gerekir. Tarafların ayrı yaşama durumları en az 6 Ay devam etmiş olmalıdır. Terkten itibaren altı aylık sürenin kesintisiz olması gerekir. Bu süre içerisinde eşlerin bir müddet bir araya gelerek ortak yaşamı devam ettirip sonradan yeniden ayrılmış olmaları halinde, sürenin kesintisizliğinden söz edilemez.
TERK NEDENİYLE BOŞANMA DAVASININ AÇILABİLMESİ İÇİN NE GEREKLİDİR?
Bunun için öncelikle ihtar gereklidir. İhtar; evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla eşini terk eden veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmeyen eşe, diğer eş tarafından mahkeme kanalıyla yapılan son bir çağrı ve uyarıdır. Amaç, boşanma davası açılmadan önce terk eden eşe son bir şans verilmesi, böylece evlilik birliğinin yeniden kurulup devam etmesi yönünde son bir olasılığın tüketilmesidir.
5-AKIL HASTALIĞI
AKIL HASTALIĞI OLAN EŞE BOŞANMA DAVASI AÇILABİLİR Mİ?
Türk Medeni Kanunu Madde 165
Konuyla alakalı olarak eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelir ise, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek kaydıyla bu eş boşanma davası açabilir. Akıl hastalığı, nisbi bir boşanma nedenidir. Akıl hastası bir eş çocukların büyümesine ve gelişmesine zarar verebilir. Sağlıklı eş akıl hastası eşle evliliğini sürdürmek istediği takdirde buna serbesttir.
Akıl hastalığına dayanarak boşanma davası açabilmek için, eşlerden birinin iyileşmesi imkânsız akıl hastalığının bulunması şartlardan biridir.
Türk Medeni Kanunu herhangi bir hastalığı özel boşanma sebebi olarak kabul etmemiş, hastalığın mutlaka “akıl hastalığı” olması şartını aramıştır.
Bir diğer husus ise bu hastalık sebebi ile ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelmesi şartı aranmıştır. Çekilmezlik şartının ispat yükü bizzat davacıdadır. Akıl hastası olan davalı eşin tüm olumsuz davranışlarına veya durumuna sağlıklı eşin katlanması durumunda davanın kabulüne olanak yoktur. Akıl hastalığına dayalı boşanma davasının açılmasında herhangi bir süre sınırı yoktur.