Muvazaa iki kişinin gerçek iradelerini gizleyerek görünüşte bir beyanda bulunmalarına muvazaa denilmektedir. Muvazaada ortada bir sözleşme vardır, ancak bu sözleşmeye tarafların gerçek iradeleri yansımamıştır. Sözleşme ise tarafların gerçek irade beyanlarına uymayan görünüşteki beyanları üzerine kurulmuştur. Bu durumda sözleşme geçersiz olacaktır.
Taraflar muvazaayı farklı amaçlarla yapabilmektedir. Mesela taraflar sözleşmedeki bedeli farklı gösterebilirler. Burada taraflar gerçekte anlaştıkları bedeli gizleyerek farklı bir bedel göstermişlerdir. Sözleşmeye yansıyan beyan ise taraflarca istenilmeyen ,arzu edilmeyen iradedir. Burada bir uyumsuzluk vardır ve bu uyumsuzluk tarafların bilerek yaptıkları bir husustur. Taraflar bedelde muvazaayı yaparak gerçek bedeli kamu kuruluşlarından saklamak amacı güdebilirler. Bunu genelde daha düşük vergi,harç ödemek için yaparlar. Ya da bedeli gerçekten daha yüksek gösterirler ki üçüncü kişilerin önalım hakkını kullanması zorlaştırılsın.
Taraflar sözleşmenin niteliğinde de muvazaa yapabilirler. Burada üçüncü kişilerin gerçek iradeye uygun olarak yapılan sözleşme nedeniyle bir hakkını kullanmasını ya da elde etmesini güçleştirmek için yapabilirler. Örneğin taraflar aslında satış olarak anlaştıkları bir taşınmazın temliğini tapuda bağış olarak gösterebilirler. Burada amaç önalım hakkını kullanılmasını engellemektir. Zira müşterek mülkiyette önalım hakkı ,hissedarlardan birinin payını bir üçüncü kişiye satması halinde doğar. Taraflar da bunu bilerek muvazaa yapıp satış değil de görünürde bir bağış sözleşmesi yaparlar.
MUVAZAANIN TÜRLERİ NELERDİR?
Muvazaa tarafların görünüşteki işleminin altında gerçekte arzu ettikleri bir işlemin bulunup bulunmamasına göre ikiye ayrılır.
A-mutlak muvazaa: burada tarafların gerçekte yapmayı arzu ettikleri bir gizli işlem yoktur. ancak yine de arzu etmedikleri görünüşte bir işlem vardır.örneğin ;çok sayıda kişiye borçlu olan bir kişi yakında başlayacak icra takiplerinden kurtulmak amacıyla bir taşınmazını satmış gibi bir yakınına devrediyor. Burada borçlu ile yakını arasında gerçekte arzu edilen bir gizli bir sözleşme yoktur. ortada sadece görünürde bir satış sözleşmesi vardır.
B- Nisbi muvazaa :Burada taraflar arasında gerçekte istenilen bir sözleşme vardır. Fakat bu sözleşme gizlenerek görünürde arzu edilmeyen bir sözleşme yapılmıştır. Örneğin gerçekte bağışladığı bir taşınmazını kişinin satmış gibi göstermesi gibi. Yani nisbi muvazaada taraflar arasında bir görünürde sözleşme vardır (ki bu gerçek iradelerine aykırıdır),bir de gerçek iradelerini yansıtan gizli bir sözleşme vardır.
MUVAZAALI YAPTIRIMI NEDİR?
Muvazaa gerçek irade ile beyan arasında bilerek ve isteyerek yaratılan bir uyumsuzluk halidir. Ancak sözleşmelerde irade ile beyan arasında uyum gerekmektedir. Bu nedenle muvazaalı sözleşmeler geçersizdir.
Burada muvazaanın türüne göre de bir ayrıma gitmek gerekmektedir. Mutlak muvazaada taraflar arasında gizli bir sözleşme mevcut değildir. Ortada sadece görünürde bir sözleşme mevcuttur. Görünürdeki bu sözleşme de tarafların gerçek iradelerini yansıtmamaktadır. TBK madde 19’a göre bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında ,tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın ,gerçek ve ortak iradeleri esas alınır. Bu hüküm esas alınarak mutlak muvazaada görünürdeki sözleşme geçersizdir.
Nisbi muvazaada ise iki işlem vardır. Burada görünüşteki işlemin geçersiz olduğunu belirtmeliyiz. Gizli işlemin geçersizliği ise bazı koşullara bağlıdır. Gizli işlem tarafların gerçek iradelerine uygun ve arzu ettikleri işlemdir demiştik. Bunun sonucu olarak ,gizli işlem yasanın aradığıkoşullara uygun olarak yapılmışsa geçerli kabul edilir. Ancak bu işlem için yasanın aradığı koşullar mevcut değilse ,bu koşulun bulunmaması sebebiyle gizli sözleşme geçersizdir.örneğin iki kişi arasında gerçekte bağışlama konusunda anlaştıkları taşınmazı ,tapuda satış şeklinde göstermişlerdir. Burada gizli sözleşme bağış sözleşmesidir. Bu sözleşmenin geçerli olabilmesi için yasada aranan koşullara uygun yapılması gerekir. Burada gerçekte bir taşınmazın bağışlanması söz konusudur. Ancak taşınmazlar üzerindeki mülkiyet hakkının temliğine ilişkin sözleşmeler tapuda resmi yazılı geçerlilik koşuluna bağlıdır. Taraflar bu sözleşmeyi tapuda resmi bir şekilde yapmadıklarından gizli işlem şekle aykırılıktan geçersiz sayılacaktır.
MUVAZAA İDDİASI SÜREYE BAĞLI MIDIR?
Muvazaa yaptırımının geçersizlik olduğunu belirtmiştik. Bir işlemin muvazaa sebebiyle geçersiz olduğunu iddia ve talep etmek herhangi bir süreye tabi değildir. Bu geçersizlik her zaman ileri sürülebilir.
MUVAZAANIN İSPATI NASIL OLUR?
Muvazaa iddiasını sözleşmenin hem sözleşmenin tarafları hem de ilgili üçüncü kişiler ileri sürebilir. Sözleşmenin tarafları muvazaa iddialarını belgeyle ispat etmek zorundadır. İddia sahibinin elinde bu yönde bir belge olmazsa ve iddiasını başka kanıtlarla(örneğin tanıkla) ispat etmek isterse ,karşı taraf bunu kabul etmediği takdirde ,muvazaa iddiası kanıtlanmamış olacak ve sözleşme geçerli sayılacaktır. Örneğin muvazaa iddia eden sözleşmenin tarafı,diğer tarafla “bu taşınmazın gerçekte satılmayıp bağışlandığını” yazıp imza etmişlerse artık açılan davada ispat yükü yerine getirilmiş sayılır.
Sözleşmenin dışında kalan üçüncü kişilerin ispat araçları ise daha farklıdır. Üçüncü kişiler sözleşmenin tarafı olmadıklarından belge temin edemezler. Bu nedenle üçüncü kişilerin muvazaayı her türlü delille kanıtlayabilirler. Bunun kanıtı için belge,tanık,sosyal ve ekonomik durum ,yakınlık,bilirkişi incelemesi,değer tespiti gibi araçlar olabilir.
MURİS MUVAZAASI
Muvazaa davalarının büyük bölümü muris muvazaalarına ilişkindir. Ancak kanunumuzda muris muvazaası ayrıntılı bir şekilde düzenlenmemiş ,sadece borçlar kanunu madde 19’da soyut bir şekilde bahsedilmiştir. Muris muvazaası genelde öğreti ve Yargıtay içtihatlarıyla şekillenmiştir.
Muris muvazaasında genelde mirasbırakan ile sözleşmenin karşı tarafı ,aralarında yaptıkları bağış sözleşmesini genellikle satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile gizlemektedirler. Mirasbırakan genelde diğer mirasçılarından mal kaçırmak ve onlardan gelebilecek itirazları önlemek için bir veya birkaç mirasçısıyla yaptığı bağış sözleşmesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle gizlemektedir. Burada mirasçılar aldatılmaya çalışılmaktadır. Muris muvazaasında gizli sözleşme daima bağışlama şeklinde olmaktadır.
Muris muvazaasında da görünüşteki sözleşme olan satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi geçersiz kılınacaktır. Gizli sözleşme ise kanunda belirtilen şekil şartlarına uygun olarak gerçekleşmişse geçerli sayılacak,aksi takdirde geçersiz sayılacaktır.