Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, iki tarafa da borç yükleyen sözleşme türüdür. Yapılacak olan sözleşmeye göre bakım yükümlüsü taraf, bakacağı kişinin ölüm hadisesi gerçekleşene kadar sözleşme ile belirledikleri çerçevede ihtiyaçlarını gidermekle yükümlü olacaktır. Bakım hizmeti alan kişi de aldığı hizmet neticesinde malvarlığının bir kısmını ya da tamamını bakım yükümlüsü olan kişiye devretmekle mükelleftir. Türk Borçlar Kanununda yapılan düzenlemelere göre bakım alacaklısı olan taraf şayet bakım borçlusunu mirasçı olarak atamışsa Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesine de miras sözleşmesi hükümleri uygulanacaktır. Miras sözleşmesi düzenlemesine göre bu tür sözleşmeler resmi vasiyetname şeklinde düzenlenen sözleşmelerdir.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi mirasçı ataması içermese dahi miras sözleşmesi hükümlerine riayet edilerek uygulanması gerekir. Aksi halde resmi vasiyetnameye uyulmadan yapılan ölünceye kadar bakma sözleşmeleri geçerli olmayacaktır.
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinde Bakım Borçlusuna Karşı Güvence:
Türk Borçlar Kanununun 613.maddesinde güvence konusu ele alınmıştır. İlgili maddeye göre ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapan taraflardan bakım alacaklısı, bakım borçlusuna bir taşınmazı devretmiş ise kendi haklarını güvence altına almak adına söz konusu taşınmaz üzerinde satıcı gibi yasal ipotek hakkına sahiptir. Dikkat edilmesi gereken husus bu taşınmasın devredilmesinden itibaren 3 ay içerisinde kanuni olan ipotek hakkının tescil edilmesi gerekmektedir. Aksi halde tescil edilmeyen bu ipotek 3 aylık sürenin ardından geçerli olamayacaktır, bakım alacaklısı söz konusu taşınmaz üzerinde herhangi bir şekilde hak talep edemeyecektir.
3 aylık süre içerisinde ipotek hakkı kullanılmadan bakım borçlusu taşınmazı devretse dahi bakım alacaklısının bu süre içinde yeni malike karşı da ipotek hakkını ileri sürebilecektir. Öğretide farklı görüşler olsa da mevcut Yargıtay kararları da bu yöndedir.
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin Konusu:
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi ivazlı yani iki tarafa da yükümlülük getiren ve bunun sonucunda ortaya çıkan bir sözleşme türüdür. Bakım alacaklısı olan taraf ölünceye kadar bakma sözleşmesinin kurulmasıyla bakım borçlusunun aile topluluğuna katılmış kabul edilir. Bakım borçlusu almış olduğu malların değerine ve bakım alacaklısının daha önceki dönem sosyal durumuna göre hakkaniyete uygun şekilde edimlerini bakım alacaklısına ifa etmekle yükümlü olacaktır.
Bakım borçlusu olan taraf bakım alacaklısına karşı özellikle uygun olmak kaydıyla gıda temin etmek düzgün yaşam alanı oluşturmak ve hastalığı söz konusu ise gerekli bakımları ve tedaviyi yerine getirmekle yükümlü olacaktır.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi gerçek kişilerle yapılabileceği gibi ilgili kurumlarca da meydana getirilebilir. Söz konusu kurumlar ölünceye kadar bakma sözleşmesi çerçevesinde bakım borcunun kapsamı ve ifası, kendilerince hazırlanarak yetkili makamların onayından geçen genel düzenlemelerle belirlerler.
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin İptali ve Tenkisi
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakım alacaklısı ölünceye kadar bakma sözleşmesi yüzünden kanuna karşı yükümlü olduğu kişilere karşı yükümlülüğünü yerine getirme imkanı kalmıyorsa, bundan yoksun kalan her zarar gören sözleşmenin iptalini talep etme hakkına sahip olacaklardır.
Şayet tarafların içerisinde yer aldığı durum sözleşme iptalinden ziyade bakmakla yükümlü olunan kişilere karşı nafaka ödenmesi şeklinde çözülebilecek bir durumsa bu gibi hallerde hakim, bakım alacaklısının nafaka yükümlüsü olduğu kişilere nafaka ödemesine karar verebilir
Mirasçıların tenkis ve alacaklıların iptal davası açma hakları saklıdır.
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin Sone Erme Halleri
Türk Borçlar Kanunumuzda ölünceye kadar bakma sözleşmesinin sona erme halleri üç şekilde sayılmıştır. Bu haller, önel vererek sözleşmenin feshi, önel verilmeksizin sözleşmenin feshi ve bakım borçlusunun ölümü halleridir.
Önel verilerek fesih TBK 616.maddede düzenlenmiştir. Buna göre sözleşme taraflarının edimleri arasında önemli derecede orantısızlık bulunması halinde diğer taraf 6 ay önce bildirimde bulunmak suretiyle sözleşmeyi her zaman feshedebilir. Ancak fazla alan taraf kendisine bağışta bulunulduğunu ispat ederse fesih söz konusu olamayacaktır.Oransızlığın tespitinde, ilgili sosyal güvenlik kurumunca, bakım borçlusuna verilenin değerine denk düşen anapara değeri ile bağlanacak irat arasındaki fark esas alınır.
Sözleşmenin sonlandırılmasına kadar ki geçen sürede ifa edilmiş edimler, anapara ve faiziyle birlikte denkleştirme neticesinde alacaklı çıkan tarafa geri verilir.
Önel verilmeksizin fesihte sözleşmeden doğan borçlara aykırı davranılırsa ve artık sözleşmenin devamı çekilmez hâle gelir ya da başkaca önemli sebepler sözleşmenin devamını imkansız hale getirir ya da aşırı ölçüde güçleştirirse, taraflardan her biri sözleşmeyi önel vermeksizin feshedebilir. Bu durumda kusurlu taraf aldığı taşınır veya taşınmaz her ne ise geri verir ve kusursuz tarafa, bu yüzden uğradığı zarara karşılık uygun bir tazminat ödemekle yükümlü olur.
Hakim fesih işleminin yerindeliğine kanaat getirebileceği gibi taraflardan birinin istemiyle veya kendiliğinden, aile topluluğu içinde yaşamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir bağlayabilir.
Son olarak bakım borçlusunun ölümü halinde bakım alacaklısı 1 yıl içerisinde sözleşmenin feshini ister. Bu durumda bakım alacaklısı, bakım borçlusunun iflası hâlinde, iflas masasından isteyebileceği miktara eşit bir paranın kendisine ödenmesini, bakım borçlusunun mirasçılarından isteyebilir.