Türk Borçlar Kanununda, genel anlamda kira sözleşmesinin sona erme nedenleri ile konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin sona erme halleriyle ürün kirası ve hayvan kirasının sona erme sebepleri ayrı başlıklar altında açıklanmıştır. Hukukumuzda kira sözleşmesinin genel hükümlere göre sona ermesine yönelik olarak fesih 1 ve fesih bildirimi (ihbar) 2 hakları düzenlenmiştir. Fesih yolu ile sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirme hakkı, hem kiraya verene hem de kiracıya tanınmıştır. Eğer kiraya verenler ya da kiracılar birden fazla ise, kira sözleşmesinin feshedilmesinde hepsi birden fesih bildiriminde bulunmalıdır .
Kira ilişkisinin sonlandırılmasını değişik ana başlıklar ile bunları da kendi içeriğinde alt başlıklar altında incelemeye çalıştım. Uygulama açısından karşımıza çok çıkan konut ve çatılı iş yeri kiraları konusunu daha ayrıntılı olarak ele aldım. Genel olarak hukukumuzda düzenlenen sona erme sebepleri uygun düştüğü ölçüde konut ve çatılı işyeri kiralarına da uygulanmaktadır.
SÜRENİN DOLMASI NEDENİYLE SONA ERME
Sürenin dolması nedeniyle sona erme hali, kira sözleşmesinde sürenin belli olup olmadığı farklılığına göre sona erecektir. Kira sözleşmesi süreli olacağı gibi, bu sürenin belirtilmemiş olması da mümkündür.
Belirli Süreli Kira Sözleşmesinin Sona Ermesi
Sözleşmenin sona ereceği anın, tarafların açık veya zımni irade beyanıyla öngörüldüğü hallerde belirli süreli kira sözleşmesi söz konusu olur . 4 Bir başka deyişle, tarafların kira süresini, gün, hafta, ay ya da yıl olarak belirledikleri kira sözleşmeleri belirli süreli kira sözleşmeleridir. Kira sözleşmelerinde kararlaştırılan bu belirli süre, bir takvim günü olabileceği gibi hal ve duruma göre örtülü olarak da belirlenmiş olabilir . Kira sözleşmesi, belirli bir süre için yapılmış olduğu ve susma (sükut) ile yenilenmediği takdirde, bu sürenin geçmiş olmasıyla birlikte kendiliğinden sona erer . Ancak, süre geçmiş olduğu halde kiraya veren, kiracının kullanmaya devam etmesine karşı çıkmamışsa ya da kullanmasına izin vermişse, kira sözleşmesi belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür.
TBK. m. 327 de düzenlenen bu hal, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 267 nci maddesine karşılık gelmekte olup, iki fıkradan ibarettir. Maddenin birinci fıkrasında, belirli süreli kira sözleşmesinin, sürenin sonunda kendiliğinden sona ereceği ve sürenin belirlenmesinin de açık ya da örtülü biçimde olabileceği belirtilmiştir .
Kira sözleşmesinde kira süresi açık veya örtülü şekilde belirlenmişse, anılan sürenin dolmasıyla kira sözleşmesi de kendiliğinden sona erer. Ancak sürenin sona ermesi, her hal ve koşulda kira ilişkisinin ortadan kalktığını göstermez Tarafların bu konuda hareketleri önemlidir. Zira ortada açık bir anlaşma bulunmadığı halde taraflar kira ilişkisini devam ettiriyorlarsa, sözleşme kendiliğinden sona ermeyip, belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür. Diğer bir deyişle belirsiz bir süre için yenilenmiş sayılır. Yenilemenin hukuki sonucu olarak, belirli süreli kira sözleşmesinin yerine tarafları ve içeriği, sona eren sözleşme ile aynı olan yeni bir belirsiz süreli kira sözleşmesi meydana gelmektedir.
Bu dönüşümle birlikte artık taraflar arasında çıkacak uyuşmazlıklarda Hakim belirli olmayan süreli kira hükümlerini uygulayacaktır. Belirli süreli kira sözleşmesinde, kiraya veren, sözleşmenin yenilenmeyeceğini süresinde kiracıya bildirmişse eğer, yapılan bu bildirimle sözleşme süresiz hale dönüşemez.
Bu hususta verilen bir karara göre 6. Hukuk Dairesi şöyle söylemiştir. “…Fesih ihbarı yapılmışsa akit süresiz hale gelmez….”
Ürün (Hasılat) Kirasında
Bu tür kirada, belirli sürenin bitiminde, kira sözleşmesi kendiliğinden sona erer. Ancak tarafların örtülü olarak sözleşmeyi sürdürmesinde, akside kararlaştırılmamışsa, sözleşme kendiliğinden bir yıl yenilenmiş sayılır. Dikkat edilmesi gereken husus sözleşmenin böyle bir durumda uzamadığı, ancak yenilendiğidir. Bu duruma göre yenilenen ürün kirasında, taraflar, yasal bildirim süresine ( 6 ay ) uymak koşuluyla her kira yılının sonu için sözleşmeyi feshedebileceklerdir.
Diğer bir deyişle, ürün kirasında bir kere yenileme oldu mu, artık taraflardan biri altı ay önce feshi ihbar etmedikçe, akit seneden seneye yenilenecektir. Kira başlangıç tarihi bilinmiyorsa eğer, aylık sürelik bildirimde bu tarih esas alınırken başlangıç tarihinin bilinmemesi halinde ise, kiraya verenin kira başlangıç tarihini tanık ve yemin deliline başvurarak kanıtlayabilme olanağı olmalıdır. Nitekim uygulamada bu yöndedir.
Konut ve Çatılı İşyeri Kirasında
Belirli Süreli Kira Bakımından
Ürün kirasına benzemekle birlikte, ondan farklı olarak bu tür kiralarda kiracı, belirli sürenin bitiminden en az on beş gün önce fesih bildiriminde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl daha uzamış sayılır ( TBK. m. 347 ). Görüldüğü gibi burada sözleşmenin yenilenmesi değil uzamış sayılacağı belirtilmiştir. Bunun yanı sıra fesih bildirimi hakkı öncelikle kiracıya tanınmış bir hak olarak karşımıza çıkmaktadır.
Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanun’ un 11’ inci maddesi uyarınca belirli süreli kira sözleşmelerinde, kiracının, kira süresinin bitiminden en az on beş gün önce yazılı bildirimde bulunmaması halinde, kira sözleşmesi aynı koşullarla bir yıl uzayacaktır. Kiracının yapacağı yazılı bildirimin yalnızca gönderilmiş olması yetmez, bu bildirimin kiraya verene kira süresinin bitiminden en az on beş gün önce ulaşmış olması gerekmektedir. GKHK.’unun 11. maddesi aynen korunarak TBK. m. 347/1’ de emredici nitelikte düzenlenmiştir.
TBK. m. 347/1’ den anlaşılacağı üzere, konut ve çatılı işyeri kiraları bakımından sürenin bitimi üzerine belirli süreli kira sözleşmesini sona erdirme hakkı kural olarak yalnızca kiracıya tanınmıştır. Kiraya veren, sözleşmenin bitimine dayanarak sözleşmeyi feshedemez Uzayan her yeni yıl içinde kiraya veren bildirimde bulunmadıkça, kira sözleşmesi uzamış olur. Bu durumun tekerrür etmesi hakkaniyetle bağdaşmadığından, TBK. m. 347 ile “..Ancak on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir…” yasada bir sınırlama öngörülmüştür. Tasarının 346’ ncı madde metninde yer alan “on beş yıllık” ve “on beş yıl” ibareleri maddede geçen sürenin, mülkiyet hakkının ölçüsüz şekilde sınırlandırılamayacağı temelinde makul bir seviyeye indirilmesi amacıyla “on yıllık” ve “on yıl” şeklinde değiştirilmiştir. Bu düzenleme kiracı lehinedir. Kiraya veren ancak 10 yıllık uzama süresi sonunda, bu süreye izleyen her uzama yılının bitiminden en az 3 ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla hiçbir sebep ileri sürmeden sözleşmeye son verebilir. Yani kiracı 10 yıl boyunca kira akdi bitiminden 15 gün önce bildirimde bulunmazsa kiraladığı mecurda oturabilecektir17
Sözleşmenin uzamış sayılacağı ve bunun yenilemeden farkı konusunda Doktrinde ve BK’ da farklılıklar vardır. BK. m. 263 uyarınca belirli süreli kira sözleşmelerinde, sürenin sona ermesine rağmen kira ilişkisi devam ediyorsa, sürenin bitimi tarihi itibariyle sözleşme süresiz yenilenmiş sayılırdı. BK. m. 263, belirsiz bir süre için “yenilemeden (tecditten)” bahsetmekteydi. Oysa TBK. m. 327/2 ise “ Taraflar, bu durumda, açık bir anlaşma olmaksızın kira ilişkisini sürdürürlerse, kira sözleşmesi belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür.” hükmünü getirmiştir.
BK. m. 263’ deki yenilemenin hukuki sonucu kararlaştırılan sürenin dolmasından sonra kiralananın kiracı tarafından kullanımını bilmesine rağmen kiralayanın derhal itiraz etmesine bağlı olarak sona eren belirli süreli kira sözleşmesinin yerine, tarafları ve içeriği sona eren sözleşme ile “aynı” olan yeni bir süresiz kira sözleşmesinin meydana gelmesi idi18. Hal böyle olunca, belirli süreli kira için verilen teminatlar ve kira sözleşmesine bağlı önalım hakkı, sürenin sona ermesiyle ortadan kalkardı. TBK. m. 327/2 için bu görüşün uygulama alanının olup olmadığı tartışmaya açık olmakla beraber, İBK. m. 266/2 ye karşılık olan TBK. m.327/2 de uygulamada, belirli süreli kira için verilen teminatların ve önalım hakkının sürenin ortadan kalkmasıyla varlıklarını koruyacağı olacağı yönündedir. Oysa BK ve GKHK yürürlüğü dönemindeki öğreti BK. m. 263 hükmü ile GKHK. m. 11 hükmünü paralel bir biçimde ele alıyor ve her iki durumda da, “yeni bir kira ilişkisinin kurulduğunu” kabul ediyordu 19. TBK. m. 347/1’e göre uzayan sözleşme, aslında yeni bir kira sözleşmesi niteliğindedir.
O halde TBK. m. 247 nin 1. ve 2. hükmünün paralel okunması uygun olacağından, sonuç olarak sona erecek ve yeni başlayacak sözleşme “aynı” olan yeni sözleşme için, eski sözleşme gereğince verilmiş teminatlar ve önalım hakkı, sürenin sona ermesiyle ortadan kalkacaktır.
Tarafların tam ehliyetli olup olmadığı ve bu hususun yenilemeyi nasıl etkileyeceği konusunda Doktrinde farklı görüşler mevcuttur. Benimde katıldığım Gümüş’ ün görüşüne göre, TBK. m. 327/2’ deki dönüşüm bir kanun hükmüne dayandığına göre, taraflar tam ehliyetli olmasalar bile, en azından ayırt etme gücüne sahip olmaları yeterlidir. Aksine bir görüş olan Aral’ ın görüşüne göre ise tam ehliyet yenileme için şarttır.
Bir başka değinilmesi gereken hususta, kiracı tarafından ifa edilmemiş kira bedellerinin uzayan dönemde ne olacağıdır. TBK. m. 327/2’ ye göre ileriye etkili sona ereceği için, eski dönemden kalan kira bedelleri varlıklarını sürdüreceklerdir. Ancak bu borçlar TBK. m. 315’ de düzenlenen kiracının temerrüdü ile fesih hallerine konu olamazlar.
Hem 6570 sayılı yasada hem de TBK. m. 347’ de belirli süreli sözleşmenin sona erdirilmesi için yapılacak olan bildirimin yazılı olması gerekmektedir 20. Konut ve çatılı işyeri kiraları bakımından yazılı şekil bir geçerlilik şartı olarak öngörülmüştür. Yazılı şeklin geçerlilik şartı olduğu TBK. m. 248’ de ayrıca düzenlenmişse de hükmün “bildirim geçerliliği” başlığını taşıması sadece TBK. m. 347/1’de yer alan bildirimlerin şekli bakımından getirildiği izlenimi vermektedir. Ancak hükmün gerekçesine bakıldığında 21 bu düzenlemenin yalnız TBK. m. 347/1’de yer alan bildirimler bakımından değil, konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin kanuni düzenlemelerde yer alan tüm bildirimler için geçerli olduğu anlaşılmaktadır.
Ancak TBK.’da kiraya verene tanınan bu bildirim hakkının kullanımı 12.01.20011 Tarih ve 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve uygulama Şekli Hakkında Kanun’un geçici 2. Maddesi ile ertelenmiş, TBK.’nın yürürlüğü tarihinden önce kurulmuş kira sözleşmelerinden on yıllık uzama süresi dolmamış olmakla beraber, geri kalan süre beş yıldan daha kısa olanlar hakkında 6101 sayılı Türk Borçlar Kanun’un Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. Maddesinin son cümlesinde yer alan hüküm TBK. m. 347/1. c. 3’e ilişkin olarak, bir defaya mahsus olmak üzere yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl sonra, on yıllık uzama süresi dolmuş olanlar hakkında da yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl sonra uygulanacaktır.
Yani bu sürelerin sonuna kadar kiraya verenin TBK. m. 347/1 c. 3’teki bildirim hakkını kullanabilmesi mümkün olmayacaktır 22.
6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu, m.1; Geçmişe Etkili Olmama Kuralı: TBK.’nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, TBK.’ nın yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir
Belirsiz Süreli Kira Bakımından
Kira sözleşmelerinde taraflar, sözleşmenin süresini ne sarih ne de zımni bir şekilde belirlememişler, yalnızca malın kiraya verileceği konusunda anlaşmışlar ve kiralanan teslim edilmiş ise bu sözleşme türüne belirsiz süreli kira sözleşmesi denilmektedir24. Yani, belirsiz süreli kira, başlangıç tarihinin belli olmadığı bunun yanı sıra zaman bakımından süresi belli olmayan kira ilişkisidir. Kanun koyucu belirsiz süreli kira sözleşmelerinin sonsuz olarak tarafları bağlamaması için 25, kira sözleşmesinin sürekli bir borç ilişkisi olması nedeniyle, sözleşmenin taraflarına (kiraya veren ve kiracı) haklı bir sebep olmasa bile, olağan fesih ile sözleşmeyi sona erdirebilme imkanı tanımıştır TBK. m. 328/1’de sözleşmenin olağan feshi düzenlenmiştir.
Olağan fesih, ifa edilmekte olan ifa süresi belirsiz bir sürekli borç ilişkisinin, haklı bir sebebe dayanmaksızın tek taraflı yöneltilmesi gerekli bir irade beyanı ile ileriye etkili olarak sona erdirilmesidir. Kira süresinin belli olmamasından ötürü bu ilişkinin sona ermesi için karşı tarafın önceden uyarılması gerekmektedir ki öğretide buna “fesih bildirimi” demekteyiz. Fesih bildirimi taraflara kesin olarak neyin söz konusu olacağını anlatacak nitelikte olmalıdır 28. Fesih bildirimi için belirli süreler öngörülmüş, kiralanan şeyin cinsine göre bir ayırıma tabi tutulmuştur.
Taşınmaz mallar veya taşınır yapılara ilişkin bir kira sözleşmesi var ise, sözleşme, üç ay önce fesih bildirimi yapılmış olmak koşuluyla, altı aylık kira dönemi sonunda feshedilecektir. Taşınmaz mallarla taşınır yapılara ilişkin kira sözleşmesi belirsiz süreli ise; TBK. m. 329 gereği, önce yerel adete göre ve yerel adet yoksa altı aylık kira döneminin sonu için üç aylık fesih bildirim süresine uyularak taraflardan herhangi birisince kira sözleşmesi feshedilebilir. Buna göre, -yerel adete göre belirlenmemişse- altı aylık fesih dönemleri için üç aylık fesih bildirim süreleri içinde yapılacak fesih bildirimi ile belirsiz süreli kira sözleşmesini sona erdirme imkanı her hangi bir ayırım yapılmaksızın, taşınmaz kiraları ve aynı zamanda TMK. m. 728 anlamında taşınır yapı kiraları için mevcuttur.
Bildirim ve fesih sürelerinin hesaplanmasında, kira başlangıç tarihinin esas alınması gerekir. Bu maddeyi daha iyi anlamak için bir örnekle açıklamak istiyorum. Kira başlangıç tarihi 22.10.2007 olan belirsiz süreli bir kira sözleşmesi 2013 yılında feshedilmek istendiğinde, anılan yıla göre kira dönemi sonu 22.10.2013 olacağından, üç ay öncelikli fesih bildiriminin22.04.2013 tarihinde yapılması ve davanın da 22.10.2013 tarihinden sonra açılması gerekecektir.
Taşınır mal kiralarında ise, üç gün önce bildirim yapılarak kira sözleşmesi her zaman feshedilebilecektir (TBK. m. 330/1). Gümüş32, kanun koyucunun bu madde ile istenilen her zaman için üç gün önceden yapılacak fesih bildirimi ile kira sözleşmesinin sona ereceğini düzenlediği için bu maddenin herhangi bir bildirim süresine yer vermediğini düşünmüş ve “fesih bildirim süresi” ibaresinin kullanılmasını eleştirmiştir.
Ayrıca bu kuralın kanunda bir istisnası vardır. Şöyle ki, eğer taşınır mal, kiraya verenin mesleki faaliyeti gereği kiraya verilmişse ve kiracı da bu malı özel kullanımı için kiralamışsa, bu halde üç gün olan fesih bildirimi yerine, kiracı, üç aylık kira dönemi için en az bir ay önceden yapacağı bir bildirimle sözleşmeyi feshedebilecektir. Dikkat edilecek husus, diğer taşınır kira fesihlerinde her iki tarafa üç günlük bildirim süresi öngörüldüğü halde, mesleki faaliyet nedeniyle kiralanan taşınırlar için kanun sadece kiracıya daha uzun bir süre yükümlülüğü öngörmüştür.
Kısaca özetlemek gerekirse, bu fesih hakkının kullanılması aşağıdaki şartlarla mümkündür;
• Kiraya verenin, taşınır eşyalarına ilişkin kira sözleşmelerini mesleki faaliyeti gereği akdetmesi gerekir (örneğin otomobil kiralama şirketleri).
• Kiracının da, müteşebbis kiraya veren tarafından kiralanan taşınır eşyaya ilişkin kira sözleşmesini özel kullanıma yönelik akdetmesi gerekmektedir.
• Bu durumda, kiraya verenin kiracıdan zararını isteme hakkı bulunmamaktadır.
Ayrıca kısaca değinmek gerekirse, fesih bildirimi, birden fazla kiracı veya kiralayan varsa, tamamı tarafından, tamamına karşı yapılmalıdır. Yani kiralanan şeyin sadece bir kısmı için fesih hakkını kullanmak mümkün değildir. Örneğin bir bağımsız bölümü düşünecek olursak, tek bir odası için geçerli olacak bir fesih kabul edilemez. Fesih bildirimi süresinin hesaplanması hususu da önemlidir. Yukarıda daha önce belirtildiği gibi, yöneltilmesi gereken bir irade beyanı olduğundan süre, fesih bildirimin gönderildiği andan değil karşı tarafa ulaştığı andan itibaren hesaplanmalıdır. Fesih bildirim süreleri, fesih bildirimine muhatap olan karşı yanın yararını korumak amacıyla kanuna konmuştur. Bu nedenle vaktinden önce yapılmış bir fesih bildirimi de geçerli olacaktır 36. Buna karşın, fesih bildirim süresi geçirildikten sonra yapılan fesih, yapılmak istendiği fesih dönemi için geçerli olmayacak ancak bir sonraki fesih dönemi için geçerli olacaktır (TBK. m. 328/2, c. 2).
Belirsiz Süreli Kira Sözleşmesinin Sona Ermesi
Ürün (Hasılat) Kirasında
Ürün kirasına baktığımızda, yerel adet olmadığı zaman, öncelikli bildirim yapıldığı takdirde sözleşmenin feshedilebileceğini TBK. m. 368’ den görüyoruz. Fesih hakkı, bu tür kiralarda hem kiraya verene hem de kiracıya verilmiş olmakla birlikte, bildirim süresi en az altı ay olarak öngörülmüştür. Burada, fesih bildirim tarihi esas alınmıştır. Bu durum itibariyle altı aylık bildirim süresi her zaman için süresiz ürün kirasına ait sözleşme feshedilebilir.
Ancak, tarımsal taşınmazlar ile ilgili olarak bu kuralın uygulanmayacağı da yasa hükmüdür. Tarla, bahçe ve benzeri tarımsal nitelikli ürün kirası sözleşmesine ilişkin feshin, ya ilk bahar veya ürünlerin olgunlaşması sonunda yani güz mevsimi sonunda yapılması gerekir (TBK. m. 368/2). Bunun belirlenmesinde ise göz önüne alınacak önemli ölçüt, bölgesel töredir.
Konut ve Çatılı İşyeri Kirasında
TBK. 347/2’nci fıkrası yeni ve önemli bir düzenleme getirerek, konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin belirsiz süreli sözleşmelerde, belirli bir sürenin geçmesi üzerine kiraya verene de herhangi bir sebep göstermeksizin bildirim yolu ile sözleşmeyi feshetme imkanı tanınmıştır. EBK.’daki düzenleme, kira sözleşmesi ne kadar sürerse sürsün, kiracının borçlarını yerine getirmesi ve kiraya verenin tahliye davasını dayandıracağı sebeplerden birinin bulunmaması halinde, kiraya verene sözleşmeyi feshetme imkanı tanınmaktaydı.
Belirsiz süreli konut ve çatılı iş yeri kirasında, kiraya verenin fesih hakkı zaman bakımından daha sınırlıdır. Kiracı, yasal fesih sürelerine uyduğu takdirde belirsiz kira sözleşmesini her zaman için feshedebilecektir. Bunun yanı sıra kiraya veren ise, kira başlangıç tarihinden on yıl geçtikten sonra yine genel hükümlere göre fesih bildiriminde bulunarak bu fesih hakkını kullanabilecektir (TBK. m. 347/2). Ayrıca belirtmek gerekirse, ister belirli süreli olsun ister belirsiz süreli olsun, konut ve çatılı işyeri kirasıyla ilgili yapılacak fesih bildiriminin mutlaka yazılı olması şartı vardır. Bu şart TBK. m. 348’ de feshin geçerlilik koşuludur.
Diğer taraftan TBK. m. 347’ ye üçüncü bir fıkra eklenerek, genel hükümlere göre fesih hakkının kullanılabileceği durumlarda, hem kiracının hem de kiraya verenin sözleşmeyi sona erdirebileceği düzenlenmiştir.
Şu husus da vurgulanmalıdır ki, konut ve çatılı işyeri kirasının bildirim yoluyla sonlandırılmasına bir sebep ve gerekçe gösterme zorunluluğu da yoktur.
H**** K****
Yüklü miktarda verilip geri alınmayan borç para için dava açılabilirmi ? EFT ve mailler dışında ispat edecek delil yok elimizde dava açıp bu parayı geri alabilme şansımız var mı
Çelik Avukatlık Bürosu
Merhaba, elden verilen borçlarda ispat konusu zor olan bir konudur.Sunduğunuz delillerin mahkemece kabul edilmesi gerekir. Bu konuda miktar önemli olmaksızın sunacağınız deliller önemlidir. Mahkemece kabul edilen ispatlar ile birlikte para borcunuzu tahsil edebilirsiniz. Bu konuda hukuki bir destek almanızı öneririz.
B**** B****
Merhaba, ben ve annem 16 eylül tarihinde üniversite eğitimi göreceğim için şehir dışında bir apart tuttuk ve 1 yıllık kiralama yaptık.. odayı tutarken, oda da kırık dökük yerler, iyi temizlenmeyen yerler vb. şeyler tespit ettik ve bunu apart sahibine söyledik. Apart sahibide bu eksikliklerin hepsinin 1-2 gün içinde giderileceğini söyledi ve bizde odayı tuttuk. Bu arada 1 aylık depozitoyu da peşin olarak aldılar. Sözleşmeyi yaparkende her gün temizlik sözü verdiler, ama baştan sağma yaptılar. üni ile apart arası otobüsle 20 dk dediler ama 45 dakika çıktı. Banyodaki ve tuvaletlerdeki peteklerin hepsi küflenmişti ve bunları değiştircekleri söylemişlerdi ama hiç bir şey yapmadılar. Ben de buradan hiç memnun olmadığımı ve çıkmak istediğimi söyledim, hatta peşin verdiğimiz depozitoyu da istemediğimi söyledim ama bana anlaştığımız sözleşmeye göre hareket etmemi yoksa icra yoluyla 1 yıllık kirayı bizden alacaklarını söylediler. şimdi ben tüm bu eksikliklerin yani küflü eşyaların ve kırık dökük yerlerin fotoğrafını çeksem, kendime kanıt olması için ve sonra da aparttan çıksam, bir şey olur mu ? Ne gibi bir yol izlememiz gerekiyor acaba ? Bize sözler verip sözleşme imzalattılar ama sözlerini tutmadılar. Annem ve ben çok zor durumdayız, lütfen yardım edin. Eğer lazım olursa, apartın eksikliklerini çektiğim fotolarıda ve sözleşmeyi de göndereyim. yardımcı olursanız çok sevinirim
Çelik Avukatlık Bürosu
Merhaba, sözleşmeler çift taraflı sorumluluk doğuran hukuki işlemlerdir. Nasıl ki sizin kalma karşılığı ödememeniz halinde yurdun size karşı yaptırımda bulunma hakkı varsa sizin de yurda karşı sözleşme şartlarını yerine getirmemesi halinde başvurabileceğiniz haklarınız vardır. Sözleşme şartlarının yerine getirilmemesi halinde sözleşmenin iptali, düzeltilmesi, zararınızın tazmini gibi hukuki haklarınıza başvurabilirsiniz. Olayla ilgili hukuki bir destek almanızı tavsiye ederiz.